6. Kullanılabilirlik
Özlü Söz
Güzel olan, bir şeylerin
işe yaraması ve sezgisel olarak çalışmasıdır.
Jonathon Ive
Kazanımlar
1. Kullanılabilirliğin tasarım üzerinde etkisini ve önemini kavrar.
2. Kullanılabilirliğin bütün yönlerini bilir, ölçer, analiz eder.
3. Amacına yönelik doğru ve uygun kullanılabilirlik testini seçer.
4. Kullanıcı memnuniyetini önemser, yüksek memnuniyet için çaba gösterir.
5. Kullanılabilirlik yaklaşımlarını bilir, amacına yönelik kullanılır.
6. Kullanılabilirlik çıktılarını değerlendirir. Ona göre tasarım çözümünü geliştirir.
7. Memnuniyeti ölçebilir, bulgulara göre iyileştirmeler yapabilir.
Birlikte Düşünelim
Akıcı bir deneyim için ne gerekir?
Kullanım deneyimi ölçülebilir mi?
Kullanılabilirlik testleri ne için gereklidir?
Arayüz tasarımını kullanılabilirlik nasıl etkiler?
Kullanılabilirliğin ana bileşenleri var mıdır? Varsa nelerdir?
Başlamadan Önce
Ortaya çıkan her çözüm muhatabıyla yani asli kullanıcıyla test edilmelidir. Onun davranışlarına uygun adımlarla ilerlemelidir. Kullanıcı kabulü için kullanılabilirlik çok kritik bir unsurdur. Kullanıcı direncini yok eder, ürünü yaygınlaşmasını sağlar. Kullanılabilirlik çok boyutlu ve komplekstir. Sadece hedefe varmak değil kullanıcının hedefe varırken hissettikleri, yaptıkları ve yapmadıklarını kapsar. Hepsi detaylı olarak incelenmeli ve ona göre proje iyileştirilmelidir. Kullanılabilirlikte araştırmanın bir parçasıdır. Sadece ürünün kendisi veya bir modeline ihtiyaç duyar. Modeli üzerinden de testler yürütülebilir. Bu bölümde, kullanılabilirlik testlerinin önemin, uygulaması ve ölçümü detaylı olarak ele alınmıştır. Böylece daha pürüzsüz, akıcı sistemlerin nasıl inşa edildiği gösterilmiştir.
Kullanılabilirlik, her ne kadar başlı başlına araştırma alanlarından biri olsa da deneyim tasarımını domine eden ve yaygın olarak bilinen önde gelen unsurdur. Zaman zaman deneyim tasarımının da önüne geçtiği görülmektedir. Fakat genellikle, bu durum sağlam temeller üzerine kurulmamış sadece yüzeysel dayanak noktalarına sahiptir. Çünkü kullanılabilirlikte derinleştikçe, aktif çalışmalar ve araştırmalar yürütülür, istatistiksel değerler devreye girer, analizler yoğunlaşır. Kullanılabilirlik sistemlerin varlığını sürdürebilmesi için kritik bir önem taşır. Dikkatli ve özenli olarak yürütülmesi gerekir. Bu sürecin başlayabilmesi için ürünün veya sistemin gerçekleştiriliyor veya prototiplenmiş olması gerekmektedir.
Kullanılabilirlik çalışmaları yaparken aşağıdaki hususlar hedeflenmelidir:
• Kullanıcı bağımsız olarak görevi başarıyla tamamlamasını sağlamak.
• Tasarımın problemi ne kadar çözdüğünü tespit etmek.
• Kullanıcı memnuniyeti ve keyfini gözlemlemek.
• Sorunların derinliğini ve kritikliğini değerlendirmek.
• Soruna yönelik doğru çözümü tasarım ile ortaya koymak.
Kullanılabilirlik testleri, ürünün veya sistemin daha pürüzsüz akıcı olmasını sağlar. İyileştirir ve geliştirir. Daha sağlıklı ve iyi bir kullanılabilirlik testi için katılımcılardan sürekli yüksek sesli düşünmeleri istenmelidir. “Sesli Düşünce Tekniği” adı verilen bu teknik ile kullanıcının motivasyonu, davranışı ve kaygıları üzerine daha doğru ve geçerli geribildirim toplanabilir. Ayrıca katılımcıların içine kapanmasını da engeller.
6.1. Kullanılabilirlik Yaklaşımları
6.1.1. Anlamsal Tanım Yaklaşımı
Bu yaklaşıma göre kullanılabilirlik atfedilen öznel yargılar bütünüdür. Kullanışlı, kullanıcı dostu, sezgisel kullanım, kolay kullanım tabirleri ile kuşatılan sistemler pazarlanabilir. Bu vasıfların neye göre kime göre verildiği net değildir. Kısır bir döngü gösterebilir çünkü kullanılabilirliğe pazarlama unsuru olarak yaklaşır. Tanımların sınırı net değildir, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Dolayısıyla tasarıma etkisi veya tasarım sürecini kolaylaştırıcı bir bakış sunmaz.
Bu bakış açısından bakıldığı zaman kullanılabilirlik belirsiz bir kavram olarak görülmektedir. Çünkü, bir sistemin “kolay kullanımlı” olabilmesinin belirli bir ölçütü tanımlanmamıştır. Hangi görevde, hangi şartta, hangi ölçütlerde, hangi kullanıcı tipine göre “kolay kullanımlı” olduğu belirtilmemiştir. O nedenle, anlamsal tanımın bilimsel herhangi bir dayanağı yoktur. Ayrıca olmasında çok zordur. Hiçbir durum altında “bu sistemi kullanılabilirliği yüksektir” şeklinde bir tanımlama tek başına anlamlı değildir. Çünkü böyle bir ifade, sistemin işleyişi ve özellikleri hakkında hiçbir detay barındırmaktadır.
6.1.2. Arayüz Özellikleri Tanım Yaklaşımı
Sistemin akışı ve özellikleri üzerine kurulan bir yaklaşımdır. Arayüzün sunduğu özellikler dikkate alınarak kullanılabilirlik tanımlanır. Yani kullanılabilirliği, arayüz üzerinde var olan veya olmayan özelliklere göre tanımlar. Sistemler bu yaklaşımdan yola çıkarak kendi arayüz rehberlerini hazırlamaktadır. Apple, Google gibi şirketler kendi tasarım rehberlerini hazırlayarak geliştiricilere arayüz öğelerinin doğru ve yerinde kullanımına yönelik bilgileri bir arada sunmaktadır. Böylece, arayüz oluştururken ciddi hataların önüne geçilmiş olur. Rehberler içerisindeki önerileri yerine getirmek kullanılabilirliği kusursuz hale getirmez ama belirli bir seviye yakalamasını sağlar.
Bu yaklaşımında bazı handikapları da bulunmaktadır. Kullanılabilirlik arayüz öğeleri ve özelliklerine indirgendiği zaman diğer etkenler göz ardı edilir. Kullanılabilirlik sadece var/yok üzerinden hesaplanır. Bu ölçüt kısıtlı bir bakış sunar. Tıpkı sadece dış görünüş ile eli, kulağı burnu gibi organları olan insanlara sağlıklı ve tam demek gibi bir durum yaratır. İki aynı görünümde olan insanın bütün iç organları da tam ve kusursuz olamayacağı gibi aynı özellikleri barındıran iki arayüz de aynı kullanılabilirlik ölçüsüne sahip değildir. Arayüz öğelerinin eksiksiz olması arayüzün sorunsuz bir şekilde düzenlendiğini garanti etmez.
6.1.3. İşlevsel Tanım Yaklaşımı
Shackel’in (2009) kullanılabilirlik tanımından hareketle şekillenen yaklaşımdır. Shackel kullanılabilirliğin beş unsurdan meydana geldiğini vurgulamıştır. Bunlar etkenler kolay ve etkili kullanım, belirli bir kullanıcı grubu, verilen özel destek veya eğitim, belirli bir görev ve özel çevresel senaryodur. Nielsen’de kullanılabilirliğin beş temel etken üzerinden geldiğini belirtmiştir (Nielsen, 1994). Bunlar:
• Öğrenilebilirlik: Kullanıcının sistemle ilk karşılaşmasında temel görevleri kendi kendine gerçekleştirebilme oranı.
• Verimlilik: Tasarım çözümünde kullanıcının görevleri ne kadar akıcı ve hızlı tamamlayabilme derecesi.
• Hatırlanabilirlik: Kullanım senaryolarını kullanıcıların farklı zamanlarda tekrar edebilme becerisi.
• Hatalar: Kullanım esnasında kullanıcının yaptığı hata sayısı ve oranı.
• Memnuniyet: Ürünü kullanımı sonucunda kullanıcının memnuniyet seviyesi.
Her iki bakış açısı birbirinden detaylı olmasının yanı sıra bazı temel farklılıklar göstermektedir. Bu tanımları birleştiren Uluslararası Standartlar Enstitüsü olmuştur. ISO 9241-11 nolu dokümanda kullanılabilirliği: “Belirli bir kullanıcı grubunun, belirli görevleri özel bir bağlamda etkili, verimli ve memnuniyetle yerine getirmesi” olarak tanımlamıştır. ISO bu tanımı aşağıdaki gibi görselleştirmiştir.
Şekil 29: Kullanılabilirliğin ISO tanımı (Kaynak: Yazar tarafından derlenmiştir.)
Bu tanımla beraber kullanılabilirlik, işlevsellikle doğru oranlı olduğu kabul görmeye başlamıştır. Üç ana kriter üzerinden de ölçümlenebileceği kabul görmüştür: Etkililik, verimlilik ve memnuniyet.
• Etkililik: Kullanıcıların belirli görevleri gerçekleştirme başarısıdır. Kullanıcının tamamlaması gereken görevleri doğru ve tamamlayabilme becerisini ölçer. Bu kriter “hep ya da hiç” veya “başarı seviyesi” olarak ölçülebilir. “Hep ya da hiç” üzerinden yapılan ölçümler görevi başardı veya başaramadı olarak değerlendirilir. Görevi gerçekleştirdiyse “yaptı- başardı” olarak değerlendirilir. Eğer görevi başaramazsa, “yapamadı – başaramadı olarak ölçülür. İkinci tip ölçümde ise, görevdeki tamamlanan adım sayısı üzerinden seviyelendirilir. Yani kısmi olarak başarılı da olabilir, başarısız da olabilir. Buradaki skala araştırmacı tarafından paydaşlarla görüşülerek belirlenir. Nicel tekniklerle ölçülebilir.
• Verimlilik: Etkililiğin öncesindeki durumu değerlendirmek için önemli kriterdir. Görevi yaparken kullanılan zaman, maliyet, çaba vb. unsurlara göre verimliliği değerlendirir. Nicel tekniklerle ölçülebilir.
• Memnuniyet: Görevi gerçekleştirdikten sonra kullanıcı da kalan izleri değerlendiren kriterdir. Görevi yaparken meydana gelen duyguları ve hisleri ölçüsünü ifade eder. Memnuniyet bir sonuçtur. Etkililik ve verimlilik kriterlerinin sonucudur. Ama direk aralarında bir doğru orantı yoktur. Bazı durumlarda ters orantı da olabilir. Sistemin görsel ve estetik değerleri de bu kriteri etki eder. Etkililik ve verimlilik açısından kötü olan sistemler modern ve güncel görsel unsurlarla tasarlanırsa yüksek memnuniyet değeri yaratabilir. O nedenle, etkililik ve verimlilik değeri yüksek olan uygulamaların memnuniyeti yüksek olur denemez. Bağımsız olarak ölçülmesi gerekir. Ancak, nitel tekniklerle ölçülebilir.
İşlevsel tanım yaklaşımı, kullanılabilirliği görüldüğü üzere daha kompleks olarak ele alır. Tek bir kriter üzerinden ölçümlemez. Mutlak bir değer üzerinden değil, çeşitli durumlara göre değişkenlik gösteren değerler üzerinden değerlendirir. Kullanılabilirlik çok yönlü analiz, ilişkilerin değerlendirmesiyle ancak ölçülebilir. Bu ilişkiler aşağıdaki diyagramda gösterilmiştir.

Şekil 30: Çok yönlü kullanılabilirlik ölçütleri (Kaynak: Yazar tarafından derlenmiştir.)
Çevresel faktörlerde bu ilişki düzeneğine etki edeceği için genel geçer bir kullanılabilirlik derecesi elde edilemez. Yani “kullanıcı dostu”, “kolay kullanılabilir” vb. yorumlar sistemin geneli için hiçbir koşulda geçerli olamaz.
6.2. Kullanılabilirliğin Ana Bileşenleri
Farklı sistemlerin kullanılabilirlik dereceleri kıyaslayabilmek için ana bileşenleri sabitlemek gerekmektedir. Bu bileşenler; kullanıcı, araç, görev ve çevredir.
• Kullanıcı: Sistemi ihtiyaç duyan ve kullanmasını beklediğimiz belirli özel bir kitledir. Kullanım istekleri, demografik bilgileri, tecrübeleri, sisteme olan gereksinimleri ve ihtiyaçlarına göre gruplanabilirler. Sistemin yaygınlaşması ve kabulü kullanıcıyla olan uzlaşmasından geçmektedir. O nedenle sistemin kimin tarafından kullanılacağı tanımlanmalı ve kullanıcılar arasından oluşturulacak örneklemle beraber kullanım senaryoları test edilmelidir.
• Araç: Kullanıcının etkileşim içerisinde olduğu, tasarımcının ortaya koyduğu çözümdür. Arayüz veya araç olarak adlandırılacak bu bileşen, kullanıcının hedefe yönelik senaryoları uyguladığı alandır. Testin gerçekleştiği yerdir.
• Görev: Kullanıcının etkileşimli olduğu araçla, yerine getirmeye çalıştığı etkinliktir. Görevin varmak istediği bir hedef ve hedefe giden adımlar vardır. Araç içerisinde birden fazla görev olabilir. Kullanılabilirlik değerlendirilirken görev analizleri (task analysis) o nedenle çok kritik önem taşır.
• Çevre: Bağlam olarak da adlandırabileceğimiz çevre bileşeni, görevin gerçekleştiği ortamdır. Aynı araç ve kullanıcı aynı görevi farklı bağlamlar içerisinde farklı tamamlayabilir. Kullanıcılar bağlam değiştiği zaman farklı davranabilir. O nedenle testler esnasında bağlama doğru tanımlanmalıdır. Hatta kullanılabilirlik testleri içerisinde bağlam analizi (context analysis) yürütülmelidir.
6.3. Kullanılabilirlik Test Türleri
İki ana test türü vardır: süreç içi ve süreç sonu. Süreç içi (Formative) testler ürünün gerçekleştirilme aşamalarının hepsinde etkin olarak vardır. Bütün aşamalar boyunca belirli aralıklarla belirli kriterlere göre tekrar ederek gerçekleştirilir. Ortaya çıkan tasarım çözümüne etkisi büyüktür. Süreç sonu (Summative) testler ise, tasarım çözümü ortaya çıkıp gerçekleştirildikten sonra uygulanırlar.
Süreç içi testler, kullanılabilirlik açısından çok daha güçlü ve nitelikli ürünlerin ortaya çıkması için idealdir. Fakat, süreci oldukça yavaşlatır ve üretim maliyetini yükseltir. O nedenle, bu testlerin projenin takvimine, kaynaklarına ve imkanlarına göre düzenlenmesi gerekmektedir. Proje yönetimi tarafından planlamaya dahil edilmeli ve elde edilen sonuçlara göre projenin gidişatı düzenlenmelidir. Bu noktada, geliştirme ve tasarım süreçlerinin testlerden etkilenmemesi için prototipleme teknikleri aktif olarak kullanılabilir. Böylece testlerin bulguları çok daha hızlı ve kolay ürün üzerinde değerlendirilebilir.
Süreç sonu testler için ürünün nihai haline ihtiyaç vardır. Ürünün geçerliliğini tespit etmek için önemlidir. Bu testlerde başarılı olan ürünler, genel kullanıma sunulabilir. Süreç içi testler gereğinden az yapılır veya hiç yapılmaz ise bütün sorunlar nihai hale taşınacağı için testlerin dikkatli ve özenli gerçekleştirilmesi gerekir. Çünkü bu aşamada da gerekli hassasiyet gösterilmezse, kullanıcı memnuniyeti düşük çözümler ortaya çıkar. Kullanıcı direnci yüksek sistemler inşa edilir.
6.4. Kullanılabilirlik Test Yaklaşımları
Test türleri testin uygulama zamanına göre sınıflandırılmasını sağlarken, test yaklaşımları da testin kapsamını ve içeriğine etki eder. Arayüzler dört yaklaşım üzerinden değerlendirilebilir (Jordan, 2020).
• Tasarım rehberlerinin kullanımı: Bilişim sistemlerinde etkin rol üstlenen yapılar, kurumlar, firmalar ürünlerinin veya genel deneyimin belirli bir sınırın üstünde olabilmesi için hazırladıkları rehberlerdir. Rehberlerin ortak amacı, tasarımın tutarlı ve bütüncül uyumluluğudur. Uyumluluğun yüksek olması kullanılabilirliği yükseltmez. Ayrıca her proje için geçerli standartlarda ortaya koymaz. Projenin ana bileşenlerindeki özgünlükler, rehberlerin etkili kullanımını engeller. Tasarım rehberinin yorum ve uygulaması sadece tasarımcıya bırakmak kullanılabilirlik açısından sakıncalara sebep olabilir. Beraberinde kontrol listesi sağlayan rehberler, tasarımcının daha dikkatli olmasını ve önemli hususları gözden kaçırmamasını sağlayabilir. Yaygın olarak tercih edilen rehberler Google ve Apple tarafından hazırlanmıştır. Bu rehberler ortamlara yani araçlara yönelik ideal boyutlandırma, öğe yerleştirme, düzen oluşturma, renk ve tipografi belirleme vb. birçok unsuru genel hatlarıyla tanımlamıştır.
• Uzman değerlendirmesi: Deneyimli ve bilgili uzmanların arayüzler detaylı olarak incelemesidir. Bu yaklaşıma göre, uzmanlar vaka analizlerine, sezgisel kullanım kriterlerine göre değerlendirmeler yapar. Herhangi bir özel şart veya araca ihtiyaç duyulmadığı için oldukça pratiktir. Sadece olabildiğince fazla uzmanla beraber gerçekleştirilmesi nesnel sonuçlar elde edilmesini sağlar. Çünkü sayı artıkça uzmanlar arasındaki çelişkiler ve örüntüler daha net tespit edilebilir. Uzmanlara proje hakkında ön bilgisi verilmesi testin sağlıklı gerçekleşmesi için önemlidir. Daha nicel sonuçlar için uzmanlar testlerini metrikler üzerinden gerçekleştirebilir. Hem süreç içinde hem de sonunda uygulanabilirler.
• Deneysel yaklaşım: Son kullanıcı yani gerçek muhatabı üzerinden yürütülen testlerdir. Bu yaklaşımda çok sayıda araştırma yöntemi ve tekniği kullanılabilir. Tasarım çözümünün kullanılabilirliği açısından en gerçekçi bulguları koyan yaklaşımdır. Emek isteyen ve yoğun testlerdir. Çok iyi planlanması ve uygulanması gerekir. Ayrıca toplanan veriler dikkatli ve özenli değerlendirilmeli, analiz edilmelidir. Bütün bu sebeplerden ötürü, maliyeti en yüksek testlerdir. Kullanılabilirlik düzeyini tespit etmek için ideal katılımcı sayısı tartışmalıdır. En çok kabul gören Nielsen’in görüşüdür. Nielsen’e göre, eğer bir sorun beş kullanıcı tarafından da yapılıyorsa demek ki ciddi bir durum vardır. Muhakkak iyileştirilmelidir. Diğer taraftan bazı araştırmacılar bu görüşe katılmamakta, kritik olmayan hataların tespiti için optimum değerin 12 olduğunu belirtmiştir. O nedenle testteki katılımcı sayısından çok uygun görev, uygun kullanıcı konularında dikkatli olmak daha doğru olacaktır. Yine bulguları zenginleştirmek adına testlerle beraber metriklerde etkili olarak kullanılmalıdır. Anket tarzı araçlar geliştirilerek tespitler derinlemesine analiz edilmelidir.
Kullanılabilirlik testleri sadece bir kere yapılan çalışmalar değildir. Yaklaşımlarda birbirleriyle harmanlanabilir, beraber kullanılabilir. Tasarım ve geliştirmenin erken aşamalarında daha az katılımcıyla gerçekleştirilebilirken ürünün olgunlaşmasıyla beraber denek sayısı arttırılabilir.
6.5. Kullanılabilirlik Çıktıları ve Ölçütleri
Kullanılabilirliğin üç önemli çıktısı vardır: Etkililik, verimlilik ve memnuniyet. Bu çıktılar üzerinden ölçümleme yapılabilir. Bir sistemin kullanılabilirliği bu çıktılar üzerinden değerlendirilebilir. Etkililik, verimlilik nicel tekniklerle nesnel olarak ölçümlenebilir. Memnuniyet ise algısaldır ve öznel değerler barındırır. O nedenle ölçümlenmesi daha güç ve zordur. Daha önce bahsedildiği gibi etkililik sıfır ve bir üzerinden ölçülebilir. Kullanıcı görevi tamamladıysa etkililik var demek olacaktır. Ama bu her durum ve her görev için geçerli bir ölçme biçimi değildir. Bazı görevlerde sonucun değerlendirilmesi gerekebilir. Bu tip görevlerde mutlak bir sonuç yoktur. Kusursuz tek bir cevabı olmayan görevlerin dereceli olarak ölçümlenmesi gerekir (Dumas, 1993).
Diğer açıdan verimlilik ise görevi yerine getirirken kullanıcının gösterdiği efor, zaman ve maliyeti ifade eder. Farklı değişkenlerle elde edilir. O nedenle etkililik göre daha karmaşık bir haldedir. Adım sayısı, geçen zaman, ideal yoldan sapma sayısı vb. değişkenlerin ölçümlenmesi gerekir. Hangi değişkenlerin ne derece verimliliği etkilediği görev, kullanıcı ve bağlama göre değişmektedir.
Son olarak memnuniyet ise kullanıcıda kalan izdir. Kullanım esnasında oluşan duygular, fikirler, hisler hep bu çıktı altında değerlendirilir. Ayrıca, çok geçerli bir çıktı değildir. Kullanıcılar bazı özel durumlarda verimsiz ve etkili olmadıkları ortamları da sevebilir, memnuniyet hissedebilir. Görsel estetiğin yarattığı bir yanılsama bu etkiyi yaratmış olabilir. O nedenle memnuniyet kullanılabilirlik derecesi için tek başına geçerli bir çıktı değil ancak tamamlayıcı bir çıktıdır. Kullanılabilirlik derecesine çıktıların etkisi iş veren, tasarımcı ve kullanıcıyla beraber karar verilir. Her çıktının etkili ölçümlenmesi için de uygun araştırma yöntemleri ve teknikleri belirlenir. Bunun için iki aşamalı bir planlama yapılır. Birinci aşamada kullanım senaryoları çıkartılır. Senaryolar üzerinden kritik ana görevler tespit edilir. İkinci aşamada ise, görevlerin test edileceği katılımcılar, ölçüm teknikleri, uygun araştırma yöntemleri ve analiz teknikleri belirlenir.
6.6. Metrikler ve Ölçekler
Kullanılabilirlik ölçeği ilk defa bilimsel olarak 1986 yılında John Brooke tarafından geliştirilmiştir. Alandaki diğer ölçeklerinde temelini ve ilhamını oluşturur. Bu ölçeklerin ana amacı, kullanıcıların ürün veya sistem üzerinde deneyimi değerlendirmek ve çıktı olarak memnuniyet düzeyini ölçebilmektir. Ölçekler, değerlendirmelerin daha nicel ve sistematik olmasını sağlar. Her ölçekte olduğu gibi üç temel esasa dayanmaktadır (Bevana, 1991).
• Güvenilirlik (Reliability): Ölçek her uygulandığında sonuçlar tutarlı çıkmalıdır.
• Geçerlilik (Validity): Ölçek amaçladığı alanı ölçebilmelidir.
• Hassaslık (Sensitivity): Toplanan veriler, sonucu anlamlı olarak etkilemelidir.
Ölçekler araştırmacılar için avantajlıdır. Sayısal veri toplama imkânı yarattığı için nesnel bulgular elde etmeyi kolaylaştırır. Tekrar uygulanabilir ve uygulaması ekonomiktir. Uygulanan bu testler tek başına bir anlam ve değer taşımaz. Ancak muadil yapılarla kıyaslandığı zaman anlamlıdır. Ölçeklerden elde edilen değerler, net ve değişmez olarak anlaşılmamalıdır. İstatiksel değerlendirmeye imkân tanıdığı için değişime açıktır.
Kullanılabilirliğin ölçümü için çok farklı ölçekler mevcuttur. Kullanıcıların sistem hakkında genel olarak görüşlerini ve fikirlerini toplamak ve değerlendirmek için ideal ve yeterlidir. Bu ölçeklerle veri toplama anına özel olarak dikkat etmek gerekmektedir. Çünkü katılımcıların görüşleri test öncesi ve sonrasında ciddi farklılıklar gösterebilir. Nicel değerler barındırdığı istatistiksel olarak rahat ve hızlı analiz edilebilir. Özellikle memnuniyet çıktısının değerlendirilmesi için önemli bir zemin hazırlar. Ölçekler çalışma sonrası ve çalışma sırasında uygulanmasına göre ikiye ayrılmaktadır.
Bölüm Özeti
Kullanılabilirlik akıcı ve pürüzsüz bir deneyimi yaratır. Fakat bu mutlak bir son değildir. Döngüsel bir yapıdır. Her bir turda bir miktar daha iyileşir ve gelişir. O nedenle kullanılabilirlik araştırmaları son bulmaz. Ürün geliştikçe ve büyüdükçe muhakkak tekrardan planlanmalı ve tekrar uygulanmalıdır. Her persona için ayrıca düzenlenmeli ve uygulanmalıdır. Ayrıca çok boyutlu olduğu için ölçümlenmesi de yer yer zor olabilir. Özellikle kullanıcı memnuniyeti göz ardı edilmeden değerlendirmesi gereken bir boyuttur. Fakat ölçümlenmesi zordur. Kullanılabilirlik sağlıklı planlanmalı ve ölçümlenmelidir.
Kaynakça
Bevana, N., Kirakowskib, J., & Maissela, J. (1991, September). What is usability. In Proceedings of the 4th International Conference on HCI (pp. 1-6).
Brooke, J. (1996). SUS: A quick and dirty usability scale. Usability Evaluation in INdustry/Taylor and Francis.
Dumas, J. F., & Redish, J. C. (1993). A practical guide to usability testing. Greenwood Publishing Group Inc.
Jordan, P. W. (2020). An introduction to usability. Crc Press.
Nielsen, J. (1994). Usability engineering. Morgan Kaufmann.
Shackel, B. (2009). Usability–Context, framework, definition, design and evaluation. Interacting with computers, 21(5-6), 339-346.