2. Problem ve İhtiyaç Tanımlama
Özlü Söz
İnsan; dünyanın problemlerini çözmek için değil ama problemin nerede olduğunu aramak ve sonunda da kavranabilir alanın sınırında durabilmek için doğmuştur.
Goethe
Kazanımlar
1. Problemin kapsamını ve içeriğini keşfeder, problemin çerçevesini oluşturur.
2. Problemden mustarip kullanıcının özelliklerini tanımlar.
3. Kullanıcının ihtiyaçlarını ve beklentilerini planlar, tespit eder.
4. Kullanıcı davranışlarını ve tutumlarını keşfetmek için doğru araştırma yöntemini seçer.
5. İç görünün önemini bilir, tespit eder.
6. Gereksinim bileşenlerini bilir, ona göre analiz edebilir.
7. Kullanıcı deneyimi odaklı kullanıcının acı noktalarını tanımlar.
8. Kullanıcının tekrar eden davranışlarını analiz eder.
9. Persona oluşturur. Persona oluşturmak için gerekli adımları bilir.
10. Personaya göre projenin önceliklerini belirler.
Birlikte Düşünelim
Problemi tanımlamak nedir?
Kullanıcı kimdir? Sınırları var mıdır? Kullanıcı tanımlanabilir mi?
İhtiyaç ile gereksinim arasındaki fark nedir?
İnsanın ihtiyaçları sonsuz mu? Derecelendirebilir mi?
Gereksinimler nasıl ortaya çıkartılabilir? Tespit edilebilir?
Başlamadan Önce
Tasarım çözümü ortaya çıkarılırken şekillendirilirken problemin doğru ve etkili tanımlanması gerekmektedir. Problem ne kadar doğru tanımlanırsa önerilen çözüm de o kadar yerinde ve güçlü olacaktır. Problemi tanımlamak için problemden mustarip kullanıcının özellikleri ve durumu doğru ifade edilmelidir. Problemi tanımlamak kullanıcının acı noktasının keşfinden geçer. Kullanıcının acı noktasının da keşfedilebilmesi için kullanıcının derinlemesine ihtiyaçlarını, gereksinimlerini ve beklentilerini tespit etmek gerekir. Bu bölüm içerisinde işte bu tespitlerin önemi ve teknikleri anlatılmaktadır. Doğru ve etkili problem tanımlamanın önemini kavranacaktır.
Ürünü geliştirirken veya projeyi tanımlarken nereden nasıl başlanacağı büyük bir muammadır. Ayrıca, kaynak eksikliği, kısıtlı zaman ve dar bütçe de projenin gidişatını ve kapsamını daima olumsuz etkilemekte, yürütülmesini zorlaştırmaktadır. Doğru yerden başlamak için öncelikli olarak bakış açısını düzeltmek gerekmektedir. Bunun için de problemin açık ve net olarak tanımlanmalı, ihtiyaçlar tespit edilmelidir. Deneyimin öznel olduğu söylenmişti, problemi tanımlamak ise bu sürecin nesnelleştirir. Etkisi öznel olan çözümlerin ortaya konulmasını sağlar. Ayrıca, problemi tanımlamak tasarımcıyı önyargılardan yani öngörüden uzaklaştırır. İçgörü keşfetmesine imkân verir. Etkili çözümü bulabilmek için problemi doğru tanımlamak gerekir. Problemi tanımlamak için de ilk önce kullanıcıyı tanımlamak ve anlamak gerekir. Problemden mustarip olan problemle yaşayan kişinin özelliklerini, ihtiyaçlarını, acı noktalarını keşfederek işe başlanmalıdır.

2.1. Kullanıcı Tanımlama
Tasarım çözümünün etkili ve güçlü olabilmesi için kullanıcıyı çok yönlü olarak ele almak gerekir. Kullanıcıyı doğru tanımak ve tanımlamak her zaman tasarımın geçerliliğini artıran bir unsurdur. Kullanıcıyı tanımlamaya öncelikle demografik özelliklerle başlanır. Kullanıcının cinsiyeti, yaşı, eğitimi, ekonomik durumu vb. özellikleri tespit edilmelidir. Demografik özellikler kitleyi segmente etmek için rehberlik yapar. Popülasyonun geniş bir şekilde anlaşılmasına sağlar. Politika ve strateji geliştirmek için zemin hazırlar. Bu veriler üzerinde istatistiksel analiz yürütülebilir. Büyük ölçekli kararlar verilmesine rehberlik eder.
Diğer bir özellik grubu kültürel değerleri kapsar. Kültür, insan ihtiyaçlarını ve isteklerine etki eder, biçimlendirir. Toplumun sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin toplamıdır. O nedenle kullanıcının ait olduğu kültür ve sınıf onun davranışlarını ve tutumlarını yakından etkiler. Kültür üzerine yürütülecek araştırmalar kullanıcının daha iyi tanımlanmasına ve içgörü keşfedilmesine imkân tanır (Abdi, 2021).
Sosyal özellikler kullanıcının toplum içerisindeki yeri, ailesi ve üstlendiği rollerle çevrelenir. Yine kullanıcının davranışlarında ve tutumlarında oldukça etkili ve güçlü izler barındırır. Özel olarak araştırma yürütülmesi gereken bir alandır. Tespitler için sosyal bilimlere yönelik araştırma yöntemleri kullanılır.
Psikolojik özellikler kullanıcının güdülenme sebepleri, algılama düzeyi, öğrenme becerilerini tanımlayabilmek için önemlidir. İhtiyacını keşfetme ve ortaya çıkarma için bu özellikler rehberlik eder. Kullanıcının ne zaman nasıl tepki vereceğine yönelik önsezi geliştirmeye yardımcı olur. İnançlar, önyargılar hep bu özellikler altında yatar. Ayrıca, kullanıcı memnuniyeti ve motivasyonu için önemli ipucuları ve içgörüler barındırır. Özel olarak çalışması ve keşfedilmesi gereken özelliklerdir.
Şekil 5: Kullanıcıyı tanımlayan özellikler (Kaynak: Yazar tarafından derlenmiştir.)
Son olarak durumsal özellikler kullanıcının içinde bulunduğu çevre, ortam ve koşulları tanımlar. Bu unsurlar da etkileşimi ve bilişsel olguları yakından etkilemektedir. Zamanın ve mekanın ayrıca tanımlanması gerekir.
Bilişsel olgular konusunun da ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Bilişsel süreçler, gündelik aktiviteler gerçekleştirilirken insan beyninde olup bitenlerdir. Düşünme, hatırlama, öğrenme, hayal kurma, karar verme, okuma ve yazma gibi bilişsel süreçleri içerir. Bazı bilişsel süreçler otonom halini alırken bazıları yaratıcı ve yenilikçi olmayı tetikler. Hepsi günlük yaşam içerisinde gerekli ve etkilidir. Teknoloji tarafından desteklenirler. Bu nedenle, bilişsel durumlar bir dizi süreci bünyesinde barındırır. Bu durum insanı irrasyonel yapar, hareketlerindeki öngörülemezliği tanımlar. Kullanıcıyı tanımlarken bilişsel durumları da göz önünde bulundurmak ve bütün boyutlardaki tanımlarını net bir şekilde tespit etmek gerekir (Hartson, 2019).
Problemden mustarip olduğu düşünülen kullanıcının kapsamlı ve çok yönlü tanımlamanın aslında ne kadar zor olduğu görülmüş oldu. Kullanıcıya çok yönlü bakış için yine araştırma tekniklerinden aktif olarak faydalanılabilir. Böylece kullanıcı çözümlemesi çok daha doğru ve dayanaklı gerçekleştirilmiş olur. Etkili bir çözümleme için bütün araştırma yöntemleri ve teknikleri persona oluşturmaya yönelik yürütülmelidir. Persona belirleme kullanıcıyı tanımlama için oldukça etkili bir tekniktir (Baxter, 2015).
Şimdi persona biraz detaylı şekilde ele alınsın. Persona, hitap edilen kullanıcıların prototipidir. Diğer bir ifadeyle hedef kitlenin prototiplemesidir. Hedef kitlenin bir kişi üzerinden karakterize edilmesine imkân tanır. Bilimsel metodolojilere göre örneklem oluşturmak ciddi ve zorlu bir süreçtir. Fakat persona sayesinde örneklem hızlı ve kolay oluşturulabilir. Örneklemi bir kişi üzerinden tasvir eder. Bütünüyle gerçek veriye dayanır. Hedeflenen kullanıcıların tercihlerine, davranışlarına ve tutumlarına referanslar barındırır. Araştırmacının empati kurabilmesi için zemin hazırlar. Hedef kullanıcı kitlesini yakından tanımasına fırsat verir. Böylece önyargılardan kurtularak, projenin kullanıcılarına daha yakın olarak tasarlanmasına imkân tanır.
Proje başlangıcında, persona sayısı az tutulurken ilerleyen süreçlerde bu sayı artırılabilir. Normal şartlar altında bir projede üç veya dört persona vardır. Eğer persona sayısı beşi geçiyorsa, planlama ve yönetimi zor bir süreç içerisinde olunduğu bilinmelidir. O nedenle persona sayısı her bir iterasyonda kademeli olarak artırılmalıdır.
Persona tekniği aynı zamanda farklı ekipleri aynı zeminde birleştirir ve yine farklı ekiplerin önyargılardan bağımsız olarak hareket edebilmesine olanak tanır. Proje ekiplerinin insan odağını kaybetmesini engeller. Ortak bir bilinç yaratır. Bütün ekibin kullanıcının ihtiyaçlarını anlamasına ve acı noktalarını ortadan kaldırması için çaba sarf etmesine zemin yaratır (Bullock, 1993).
• Persona her projeye özgü hazırlanmalıdır. Benzer personalar olsa da projeler arasında geçiş yapılamaz. Aynı persona başka bir proje için kullanılamaz.
• İnsanlar irrasyonel varlıklardır. Ona göre hareket edildiğinin daima bilincinde olunmalıdır.
• Kullanım araştırmalarının sonucunda persona hazırlanmalıdır. Persona daima araştırma verilerine dayandırılmalıdır.
• Persona, nicel verilerden hareketle kaba taslak hazırlanabilir ama personayı tanımlamak için daima nitel veriye ihtiyaç vardır.
• Personanın aslında kullanıcı kümesine denk geldiği unutulmamalıdır. Personayı anlamak kullanıcı grubunu anlamaktır.
Personanın sıklıkla kullanıldığı alanlar aşağıda yer almaktadır.
• Müşteriyi bir paydaş olarak projeye dahil edebilmek için kullanılır.
• Davranış kalıplarının tekrar eden desenlerini ortaya çıkartır. Davranışlara dayalı proje geliştirmeye olanak tanır.
• Rakiplerin güçlü ve zayıf noktalarını tespit ederken kullanılır.
• Projenin öncelik alanlarını ve özelliklerini belirlerken kullanılır. Rakiplerin boş bıraktığı alanların keşfedilmesini sağlar.
• Kullanıcı senaryosunu yaratırken kullanılır.
• Kullanıcı testlerini daha verimli, ilgili ve doğru gruplar üzerinden ilerlemesini sağlar.
• Kullanıcıların kelimelerini tespit edip doğru jargonun geliştirilmesi için tercih edilir.
• Ekipleri aynı odak noktasına etrafında toplamak için kullanılır.
Personanın oluşturulması sistematik olarak gerçekleşir. Tasarım öncesi safhada muhakkak yapılmalıdır. Personanın kolay okunması, algılanması ve düzenli olması önemlidir. Çünkü referans kaynağıdır. Persona, projenin ilerleyen safhalarında sıklıkla kontrol edilir. Bu nedenle, genel bir şablon formatı mevcuttur. Personanın belirlenen şablona göre düzenlenmesi okunmasını ve tüketilmesini kolaylaştırır.
Persona oluştururken izlenecek adımlara aşağıda yer verilmiştir.
• Hedef kitlenin demografik özellikleri tanımlanmalıdır.
• Araştırmalar, hedef kitleden rastgele kullanıcı seçilerek yürütülmelidir. Gözlem, bağlamsal görüşme vb. nitel araştırmalarla hedef kullanıcının davranışları ve tutumları analiz edilmelidir. Tekrar eden ve yenilenen desenler ortaya çıkartılmalıdır.
• Eğer kullanıcılar içerisinde farklı davranış desenleri çıkıyorsa, bunlar ayrı ayrı tanımlanmalı ve düzenlenmelidir. Davranış kalıpları ayrı ayrı prototiplenip personaya dönüştürülmelidir.
• Ortaya çıkan persona, gereksiz ayrıntılardan ve detaylardan temizlenmelidir. Persona, ne kadar net olursa o kadar iyi olacaktır.
• Personayla bağ kurabilmek için muhakkak ona bir kimlik ve kişisel özellikler veriye dayalı bir şekilde inşa edilmelidir.
Etkili ve güçlü tasarım çözümleri sunabilmek için persona şattır. Persona kullanıcı araştırmalarına ve gözleme dayalı olarak inşa edilir. Persona, tasarımcının inisiyatif almasını engeller, daha doğru ve etkili çözümler sunmasına imkân tanır. İçgörülerden hareketle şekillenen çözümleri meydana getirir. Persona, gerçek kullanıcılara dayalı olduğu için endişe ve motivasyon etkilerini tanımlar. Bir ürünün yaşam döngüsü içerisinde hedef kitleyle olan bağı kaybetmemek ve insan odaklı çözümler geliştirmeyi tetiklemek için personanın masanın üzerinden eksik olmaması gerekmektedir.

Şekil 6: Persona oluşturma adımları (Kaynak: Yazar tarafından Nielsen, 2024’ den uyarlanmıştır.)
2.2. İhtiyaç Tanımlama
Kullanıcı deneyimi tasarımcısı, çözüm üretmeye başlamadan önce problemi net olarak tespit eden ve tanımlayan kişidir. Kullanıcı ihtiyaçlarını düşünmenin yolu, onların sıkıntılı noktalarına odaklanmaktır. Acı noktası, sorunun kullanıcıya en fazla sıkıntı veren yönüdür. Tasarımcılar buna odaklandıklarında sorunun kökenine daha hızlı inebilir ve benzersiz çözümler bulabilirler.
Tasarımcılar, kullanıcının ihtiyacına yönelik varsayımları sorgulamayı hedeflemelidir. Kullanıcılar çoğu zaman neye ihtiyaç duyduklarını bilmez ve sorgulamazlar. Tasarımcılar bu noktada, kullanıcı araştırmaları yaparak kullanıcının neyle mücadele ettiğini anlamaya çalışmalıdır. Kullanıcı ihtiyaçlarını düşünmenin bir yolu, onların acı noktalarına odaklanmaktır. Acı noktası, sorunun kullanıcıya en fazla sıkıntı veren yönüdür. Tasarımcılar buna odaklandıklarında sorunun kökenine daha hızlı inebilir ve benzersiz çözümler bulabilirler (Grigoreanu, 2009).
Bu noktada kullanıcının ihtiyaç hiyerarşisini göz önünde bulundurmak faydalı olacaktır. Abraham Maslow’un 1943 yılında yazdığı “İnsan Motivasyonuna Yönelik Bir Teori” başlıklı makalesinde yer alan “İhtiyaç Hiyerarşisi” motivasyon kuramları içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bu kuram, kullanıcıların ihtiyaçlarının dış etkenlerden ziyade iç etkenlerin şekillendirdiğini tanımlamaktadır. Maslow, insanların ihtiyaçlarını sınırsız olarak belirlemiş ve aşamalardan meydana geldiğini ortaya koymuştur. Karşılanan her bir ihtiyaç, yeni bir ihtiyacı doğurmaktadır. Maslow, ihtiyaçları beş ana kategoride sınıflandırmıştır (Şekil 7).
Şekil 7: İhtiyaç hiyerarşisi
İlk kategori, temel varoluşsal yani fizyolojik ihtiyaçları kapsar. Açlık, susuzluk gibi hayatta kalmamızı sağlayan ihtiyaçlar kritik önem taşır ve var olmamızı sağlar. O nedenle eksikliğinde ciddi problemlere sebep olurlar. Bu sınıfa ihtiyacı olan kullanıcıların temel gereksinimlerinin giderilmesi gerekmektedir. İkinci aşamada yer alan ihtiyaçlar güvenlik ile ilgilidir. Kullanıcıların rahat hareket edebilmesi için kendini güvende hissetmesi gerekir. Bu aşamadaki ihtiyaçlara duygusal güven, finansal denge hali, sağlık ve iyilik gibi alt unsurlar eklenebilir. Görüldüğü üzere, ilk iki aşama temel biyolojik ve evrimsel olan, zaman ve mekân üstü gereksinim ihtiyaçlarını kapsar. Bu aşamalardaki ihtiyaçlara sahip kullanıcılara yönelik bir deneyim tasarımı yapmak imkânsızdır. Çünkü bu temel ihtiyaçlar, zihinsel ve bilişsel süreçlerin de sağlıklı çalışmasını engeller (Hassenzahl, 2006).
Üçüncü aşama sosyal ihtiyaçlardır. Sevgi, aidiyet gibi unsurları içerir. İnsanlar kendini yalnız hissettiklerinde ne kadar rahatsız olduğunu bilir. O nedenle bir topluluğa ait olma, beraber olma oldukça önemlidir. İnsanlar tek başına yaşayamaz, hayatlarını sağlıklı sürdürebilmek için başkalarına ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla kullanıcı hayatta kalıp güvende olduğunu bildikten sonra, bağ kurmayı, beraber olmayı ister. Bu tip ihtiyaçlar için çözüm bulmak her zaman gereklidir.
Dördüncü aşamada özgüven ihtiyacı yer almaktadır. Ayrıcalıklı ve başarılı olma ihtiyacı yine sistem içerisinde iyileştirmeli ve yerine getirilmelidir. Daima bu aşamadaki ihtiyaçlara yanıt üretilmelidir. Fakat insanın kendini var edebilmesi ortaya konulan çözümden çok daha fazlasını gerektirir. Buradaki yetersiz durum çift yönlü bir ihtiyaç olmasından kaynaklanmaktadır. İnsanlar hem güven ve saygı duymak, hem de çevresi tarafından güven ve saygı duyulmak ister. Bu durum, statünün bir göstergesi olarak yorumlanır.
Son aşama, kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Sistem tarafından sadece kullanıcı desteklenebilir ve cesaretlendirilebilir. İnsanın kendini gerçekleştirmesinde bir aracı olabilir. Kendini gerçekleştirme olarak da yorumlanan bu aşamadaki eylemler aslında bir sonuçtur. Kullanıcı akışlarındaki (user flow) pürüzsüz işlemler (kullanılabilirliği yüksek işlemler) sonucunda kullanıcıda meydana gelen büyüleyici etki ile var olan bir durumdur. Şimdi kullanıcı akışın biraz detaylı tanımlayalım. Yerine getirilmek istenen hedefteki bütün eylemler, değerler ve seçimlerdir. Bunların arasındaki ilişki ve geçiş ne kadar hızlı, kolay ve konforlu olursa o kadar pürüzsüz bir akış inşa edilmiş olur. Yine ortaya çıkartılan tasarım çözümünden çok daha fazlasına ihtiyaç duyulur. Yetersiz kalınır ama insanın kendini gerçekleştirme sürecinde ciddi bir yardımcı olma veya tamamlama vazifesi yerine getirilebilir.
Problemi tanımlarken ihtiyaç hiyerarşisinde kullanıcının hangi ihtiyacına yanıt arandığının belirlenmesi önemlidir. Bir ihtiyaca yanıt aranırken kullanıcının davranışlarını ve tutumlarını keşfetmek elzemdir. Bu keşif süresince kullanıcının belirlenen ihtiyacını yerine getirirken sergilediği hareketler de tespit edilir. Ayrıca, kendince ürettiği çözümdeki acı noktalarınında belirlenmesi gerekmektedir. Ortaya sunulacak tasarım çözümü bu acı noktalarını ortadan kaldırarak kullanıcının davranışında büyük bir değişime sebep olmadan akıcı ve pratik bir değer yaratmalıdır.
Kullanıcıyı doğru ve etkili tanımlamak için, kullanıcı araştırmaları kullanıcı ihtiyaçlarını tespit etmeye yönelik yürütülmelidir. İhtiyaç tespitinin altında da kullanıcının acı noktalarının keşfi yatar.
2.3. Gereksinim Analizi
Kullanıcıyı tanımladıktan sonra gereksinimleri belirlemek problemi tespit etmek için oldukça önemlidir. Gereksinim analizinin, kullanıcı tanımlama işleminden sonra başlanması gerekmektedir. Çünkü gereksinim analizi kullanıcıya göre yapılır ve tanımlanır. Gereksinim analizi, iş analizi ve mühendislik süreçlerinde de oldukça önemlidir. Projenin gerçekleşmesiyle yakından etkilidir. Bu ders kapsamında gereksinim analizi, kullanıcıyla olan bağı ve ilişkisi özelinde değerlendirilmiştir. Buna göre, gereksinim analizinin etkileri ve faydaları aşağıda listelenmiştir (Kaley, 2023).
• Kullanıcı beklentilerini görünür kılar.
• Kullanıcının açık ve kapalı ihtiyaçlarını keşfeder ve tespit eder.
• Sistemin bütün paydaşlarını aynı noktada birleştirir.
• Sistemin özelliklerini ve kapsamını çerçeveler.
• Proje planı ve yönetimi sürecini rahatlatır.
• Projenin gerçekleşmesi için bir yol haritası tanımlanmasında yardımcı olur.
• Projenin gerçekleşmesi için kısıtlamalar tanımlanmasında yardımcı olur.
• Sistemin genel vizyonunu ve hedefini belirler.
• Geliştirme ve tasarım aşamasındaki çatışma, uyuşmazlık ve iletişim boşluklarını engeller.
• Kalite için ölçülebilir değerler ortaya koyar.
• Ekipler arasındaki iletişimi güçlendirir ve kolaylaştırır.
• Projenin planlanması, yönetimi ve gerçekleşmesinde verimli bir süreç tasarımı sağlar.
• Etkili kaynak kullanımını sağladığı için projenin gelişmesinde maliyet tasarrufu yapar.
2.3.1. Gereksinim Analizi Aşamaları
Gereksinim analizi sistematik bir bakış kazandırdığı için gereksinim analizinin aşamalı bir yapısı vardır. Bu aşamalar aşağıda özetlenmiştir.
Paydaşları belirleme: İlk adım olarak ihtiyaca sebep olan bütün kilit paydaşlar ve kullanıcılar tespit edilir. Bunların kim olduğunun tespit edilmesi ve belirlenmesi oldukça önemlidir. Paydaşlar, projenin kapsamı ve içeriği hakkında etkili ve son söze sahiptir. Projeyi gerçekleştirecek ekipteki her bir üye de birer paydaştır. Paydaşların önceden belirlenmesi ve ekiplerin erken aşamada kurulması büyük avantaj sağlayacaktır.
Bilgi toplama: Projenin amacına ve hedefine yönelik paydaşlarla iş birliği yaparak gereksinimler detaylı olarak toplanır. Gereksinimlerin analiz edilmesi, kategorizasyonu toplanan verilere göre şekillendirilir. Toplanan veriler, etki analizi, fizibilite, önceliklendirme ve çatışma çözümü konularında rehberlik eder.
Belgelendirme: Gereksinimleri göstermek için görsel temsiller, diyagramlar, akış diyagramları (flow chart), kullanıcı akışları (user flow) çizilebilir. Kullanıcı senaryoları ve kullanım hikayeleri yazmak da olası sorunları ve tutarsızlıkları çözerek, fayda sağlayacaktır. Bu tip belgeler, bütün paydaşlardan geribildirim almayı kolaylaştırır. Proje yönetimine rehberlik eder. Projenin sağlıklı yönetimini kolaylaştırır. Belgelendirme süreci aslında iş analistlerinin etkin rol üstlendiği bir safhadır. Bu nedenle, yazılım geliştirme ekipleriyle yakın çalışacak deneyim tasarımcılarının ayrıca üzerine yoğunlaşması ve çaba sarf etmesi gerekir.
Analiz etme: Projenin sınırlı kaynakları göz önünde bulundurularak projenin hedeflenen çıktılarına göre gereksinimler değerlendirilir. Bu süreç ciddi bir karar alma sürecidir. Projenin hedefine göre yapılan öncelik sıralamaları değerlendirilir, gereksinimler tek tek ele alınıp analiz edilir.
Doğrulama: Tespit edilen nihai gereksinimlerin projenin amaçlanan çıktılarına uygunluğu test edilir, değerlendirilir.
Onay alma: Ortaya konan gereksinimler kilit paydaşlar ve iş sahiplerince onaylanır. Her biri imza atarak nihai haline uygunluk onayı verir. Bu aşama projenin planlanmasında ve gerçekleşmesinde meydana gelecek olası çatışma, anlaşmazlık ve aksaklıkların önüne geçilmesi için önemlidir.
2.3.2. Gereksinim Analizi Türleri
Analiz faaliyetleri şelale sürecinin bir parçasıdır. Gereksinim analizi deneyim tasarımı dışında geliştirme ve gerçekleştirme süreçlerine katkı sağlayan kritik bir süreçtir. Analiz sırasında, toplanan gereksinimlerin ihtiyaçları, koşulları ve fizibilitesi de değerlendirilir. O nedenle oldukça karmaşık, özel koşullara göre değişkenlik gösteren bir analiz sürecidir. Ama temel olması gereken adımlar Şekil 8’de listelenmiştir.

Şekil 8: Gereksinim analiz adımları
Temel adımlar kullanıcı gereksinimlerinin tespiti ile başlar. Kullanıcı tanımlamanın yapıldığı bu adımda, kullanıcının özellikleri, ihtiyaçları ve beklentileri tespit edilir. Daha sonraki adımda sistem ve yazılım gereksinimleri analiz edilir. Mevcut kaynakların tanımlandığı aşamadır. Tasarım ve program belirtimlerinde, dikkat edilmesi gereken sistemle ilişkili unsurlar tespit edilir. Sonradaki adımlarda test işlemleri başlar. Sırasıyla efor, performans ve birimler arası iş birliğinin analiz edildiği adımlardır. Kullanıcı kabulü ve kullanılabilirlik testleri de bu adımlarda gerçekleştirilir.
Gereksinim analizi türleri ise aşağıda özetlenmiştir.
• İşlevsel gereksinimler (functional requirements): Sistem içerisindeki işlevsel özelliklerin listelendiği adımdır. Sistemde olması gereken fonksiyonların dökümü yapılır. Bu işlevler kullanıcının beklentileri, ortaya konan biricik unsur, acı noktaya yönelik çözüm önerisindeki iş süreçleri ve sistem davranışlarını içerir.
• Performans gereksinimleri (performance requirements): Sistem ve çözümün performansının tespit edildiği yerdir. Tepki süreleri, işleme hızı, kullanıcı deneyimindeki akıcılık gibi performans metrikleri bu adımda değerlendirilir.
• Güvenlik gereksinimleri (security requirements): Sistem veya yazılımın güvenlik kriterlerinin belirlenmesidir. Veri koruma, kimlik doğrulama, kullanıcıların yetkilendirilmesi, rollerin tanımlanması bu aşamada gerçekleştirilir.
• Kullanılabilirlik gereksinimleri (usability requirements): Kullanıcı deneyimindeki kullanılabilirlik faaliyetlerinin değerlendirildiği ve analiz edilmesidir. Deneyimin etkileyici ve akıcı olması için oldukça kritik bir adımdır. Arayüz tasarımının etkisi, kullanıcı memnuniyeti gibi unsurlar bu aşamada değerlendirilir.
• Yasal ve düzenleyici gereksinimler (legal and regulatory requirements): Makro düzeydeki politikaların ve durumların çözüme etkisinin değerlendirildiği aşamadır. Mevzuatlara, yasal düzenlemelere, standartlara uyumluluk bu adımda değerlendirilir.
• Sistem arayüz gereksinimleri (system interface requirements): Arayüzdeki kullanıcı davranışlarının etkisinin yanı sıra, dış kaynakların etkileşiminin değerlendirildiği aşamadır. Veri paylaşımı, ilişki süreleri, veri transferleri gibi konular değerlendirilir. Kullanıcı deneyimine etkisi ve katkısı analiz edilir.
Bu adımların bir bölümü ürün geliştirilmeden önce bir bölümü de ürün gerçekleştirildikten sonra uygulanır. Bu süreç aslında, deneyim tasarımının, ürünün var olduğu sürece devam ettiğinin bir göstergesidir.
Bölüm Özeti
Kullanıcı merkezli tasarım için kullanıcıyı analiz etmek ve etkili bir biçimde değerlendirmek oldukça önemlidir. Problemi tanımlamak da kullanıcıyı doğru tasvir etmekten geçer. Bütün yönleri ve özellikleri kullanıcıyı tanımlamak için persona tekniği kullanılır. Persona kullanıcının acı noktasını anlamak ve tespit etmek için de elzemdir. Persona, çözümün kime ait olduğunu bize unutturmaz. Çözümü geliştirirken ve zenginleştirirken rehberlik yapar, hedeflenen kullanıcıyı daima göz önünde bulundurulmasına vesile olur.
Kaynakça
Abdi, M. (2021). Fundamentals of design systems. Instituto Politecnico de Leiria (Portugal).
Baxter, K., Courage, C. & Caine, K. (2015). Understanding your Users. 264–301. https://doi.org/10.1016/b978-0-12-800232-2.00010-9
Bullock, A., Benford, S. & Bowers, J. (1993). Requirements of Interaction in Large Virtual Spaces. 4(1), 61–75.
Grigoreanu, V., Fernandez, R., Inkpen, K. & Robertson, G. (2009). What Designers Want: Needs of Interactive Application Designers. 2009 IEEE Symposium on Visual Languages and Human-Centric Computing (VL/HCC), 139–146. https://doi.org/10.1109/vlhcc.2009.5295277
Hartson, R. & Pyla, P. (2019). The UX Book. 625–647. https://doi.org/10.1016/b978-0-12-805342-3.00029-1
Hassenzahl, M. & Tractinsky, N. (2006). User experience – a research agenda. Behaviour & Information Technology, 25(2), 91–97. https://doi.org/10.1080/01449290500330331
Kaley, A. & Gibbons, S. (2023). UX Strategy: Definition and Components. https://www.nngroup.com/articles/ux-strategy/
Nielsen, L. (2024). 4 Personas, Scenarios, Journey. User Experience Methods and Tools in Human-Computer Interaction, 71.